Din! Hemen hemen her insanın sahip olduğu, uğruna insanların asırlarca birbirlerini öldürdüğü, savaşlara konu olan, bazen katliamlara neden olan, tartışmalara neden olan, hakkında sayısız eserler yazılan, uğruna yüz binlerce mabet inşa edilen, ekseninde devletler kurulan, tarihin seyrini değiştiren etkenlerin en dominant olanı…
Peki, din nedir? Nedir ki; bu kadar güçlüdür? Google arama
sonuçlarına bakarsanız[1];
yalın haliyle “insanların doğaüstü güçlere, kutsal saydıkları türlü varlıklara,
tanrılara ya da Tanrı’ya inanma, tapınma biçiminde katıldıkları gizemsel olgu”dur.
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre[2]
ise;
“1. Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal
varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet
2. Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar,
töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen…”
Ama eğer İslami bir siteye sorarsanız Allah’ın koyduğu
kurallar; diğer dinlere tabi bir siteye sorarsanız kendi tanrılarının koyduğu
kurallar…
Fakat bana göre “din” olgusunun tanımı, böyle sınırlandırılamaz,
yerelleştirilemez, özelleştirilemez. Din, her insan için geçerli olan, küresel
bir ihtiyaç, her bireyin bilinçaltı reflekslerinden kaynaklanan bir sorgu
mekanizmasıdır. Çünkü insan sorgulayan bir yaşam formudur. Tanımlamak ister;
bulunduğu mekânı (coğrafya), var olduğu zamanı (takvim), geçmişini (tarih),
geleceğini (Futurizm) ve var oluşunun nedenini, başlangıcını…
En basit örneği ile karanlık bir ortamda kendine gelen bir
kişinin, bilinçaltından yükselen ve her bireyde sabit görülen temel soruların,
yer yüzünde yaşamını sürdüren insan türü tarafından, tüm kainata yöneltilmiş
versiyonudur: “Burası neresi?”, “Burası nasıl bir yer?”, “Ne kadardır
buradayım?”, “Neden buradayım?”, “Beni ne bekliyor?” ve “Ben buraya nasıl
geldim?”… Bu sorular kişinin önce düşünüp, sorması gerektiğine karar verdiği
sorular mıdır? Yoksa hepimizin bilinçaltında kodlanmış bir tanımlama
mekanizmasından mı yükselir?
İşte din, insanoğlunun kendisini bulduğu evren hakkında
sorduğu bu sorulara bulduğu cevaptır. Dini farklılık ise bu sorulardan “ben
buraya nasıl geldim?” ya da daha net olarak “Her şey nasıl başladı?” sorularına
verilen farklılıktır. Cevap “Allah yarattı!” ise Müslümansınız; cevap: “tesadüfler
yaşamı doğurdu; yaşam ise bize doğru evrimleşti!” ise Ateistsiniz… İşte dinin
tanımı bu kadar sadedir. Ama eğer “A-teist” kelimesini dinsizlik olarak
kullanıyorsanız; yanılıyorsunuz. Sizin dininizin adı “Ateizm”dir. Çünkü “herhangi
bir dine inanmıyorum!” demek; “benim her şeyin başlangıcı veya içinde
bulunduğum evrende var olma amacım ile ilgili bir kabulüm veya fikrim yok!”
demektir ki; bu cümleyi balta girmemiş yağmur ormanlarında, tencere, tavadan bihaber
ilkel kabilelerden bile duyamazsınız…
0 yorum: